Bir Yolculuktur Mutluluk

Nedir mutluluk? Nerede yaşar? Yağmurun sesinde midir? Denizde midir? Yoksa bulutlarda mı? Yağmur yağmadı diye ıslanmadığı için sevinen insan mı daha mutludur? Yoksa yağmur yağdı ne güzel toprak kokusu var diyen insan mı? Daha çok parası olan insan mı mutludur, yoksa yeterince parası olan mı? Metropol hayatta bütün imkanlara sahip olan insan mı yoksa minik müstakil evinde metropol hayattan uzak olan insan mı daha mutludur? Mutluluğun ölçütü var mı? Sayılabilir mi? Kokusu ya da tadı var mı mutluluğun? Mutlu olmanın sorunluluğu dış kaynaklara mı yüklenmeli yoksa herkes kendi mutluluğunu inşa mı etmeli? Çok soru cümlesiyle başladım. Ama ben yine bir soru sorarak mutluluğun, mutsuzluğun diplerine kadar dalmak istiyorum sizinle. Önce olumsuzundan başlayalım. Nedir mutsuzluk? (Mutsuzluğunuzu nasıl tanımlarsınız.) Önce mutsuzluk tanımınızı yapın. Bekliyorum. Tijen Mergen mutsuzluk, mutluluk ve beklenti arasında sıkı bir ilişkinin olduğunu söyler bize. “ beklentileriniz yüksekse ve bunları gerçekleştirmiyorsanız mutsuz olursunuz” der. O zaman hayali beklentiler içine girmektense daha gerçekçi beklentiler içine gireriz diyelim bizde. İşte burada bireyin kendisi devreye giriyor. “Hayat iyisiyle kötüsüyle bir paket.” Mutsuzluk olsun ki mutlulukta olsun. Mutluluğu insanlar hep elde edilmesi, peşinden koşulması gereken bir durum olarak algılıyor.
Peki mutluluğu bir şeylere ya da birilerine bağlamak ne kadar doğru? Yapılan araştırmalar gösteriyor ki. Bir insanın mutlu olmasında kişinin geliri %15, ailemizin katkısı %36, arkadaşların katkısı %25’tir. İnsanın mutluluğunun %50’sinde ise gen etkilidir. Genleriniz mutluysa, mutlu bir insan olmada %50 şanslısınız. Yapılan başka bir araştırma din, ekonomik gelir, arkadaş… vb. dış şartların mutlulukta %10 etkili olduğu görülmüş. Mutluluğa ulaşmanın dış etkenlerde değil, insanın kendi içinde olduğu savunuluyor. O zaman bu araştırmalardan şu sonucu çıkartabilir miyiz? Mutluluğu kendi dışında arayan insan mutsuz olur. Çünkü dışarıdan hep beklenti içerisindedir. İnsanın beyni kortizol hormonu çok sever der Martin Seligman. Beyin ufak bir tehlike gördüğünde kortizol salgılar ve negatif duygulara odaklanır. Pozitif psikoloji bu noktada devreye girer der Mergen. “Kötü giden şeyi düzeltmeye çalışmak yerine iyi olana odaklanalım.” Mergen bu cümleyi bir örnekle çok güzel açıklamış bize. “Her akşam televizyonda yayınlanan haberler beni strese sokuyor, mutsuz oluyorum. O yüzden haberleri izlemiyorum. Ama gündemden de uzak kalmak istemiyorum. Ben de spor yaparken youtube kanalından kısa haber gündemini takip ediyorum. Haberlerdeki gibi bir haberi acite eden durum yok burada. Bu beni strese sokmuyor. Kendimi harap etmek yerine kontrol edebileceğim şeyi seçiyorum.” Her zaman mümkün değil ama insan hayatındaki bazı mutsuzlukları ve mutluluğu seçebiliyor aslında. Burada mutsuzluğa öcü muamelesi yapmak istemiyorum. Yaşasın mutsuzluğum, yaşasın mutluluğum. Her Cuma burada paylaşım yapmaya çalışacağım ama ben yine de Görüştüğüm zaman görüşürüz... diyeyim.

Yorumlar