ÇAĞDAŞ DÜNYADA PANOPTİKON (İNSTAGRAMDA Kİ GÖSTERİ TOPLUMU)


Hepimizin hapishane içinde olduğumuzu söylesem, içinizden bu cümleme gülen ya da ne demek istiyor acaba diye cümlemi tamamlamamı bekleyen kişiler olacaktır. Peki, bu cümleyi kurmama sebep olan şey neydi, ilk önce onun cevabını vereyim size. Çoğumuz instagram kullanıyordur eminim. Diğer sosyal medya hesaplarım olmadığı için instagram üzerine yoğunlaşacağım. İnstagram kısmından profilinize girip ayarlar kısmında hareketlerim kısmına bakıp günde ne kadar zamanınızı instagramda geçirdiğinize bakın. Baktınız mı? Ben paylaşım yapmıyorum ki diyen kişi sen de insanların hayatını gün boyunca ne kadar süreyle gözetlediğine bak. İyi de hapishane ne alaka diyenler vardır hala. 

Sosyolojik terimlere çok girmemeye çalışacağım ama Foucault bu devirde yaşasaydı, sosyal medyayı da panoptikon ile açıklardı sanırım. Panoptikon’u ilk kez duyanlar için bir açıklama yapayım. 18. Yy. da Jeremy Bentham tarafından oluşturulmuş hapishane modeli. Hapishanenin ortasında bir kule vardır ve bu kuledeki kişi aynı anda birçok hücreyi gözetleyebilir. Hücresinin gözetlendiğini bilen kişiler davranışlarına vb. çekin düzen verir. Aslında binevi tiyatro çevirir. Bu hapishane modelinde hücrelerdeki kişi kuledeki kişiyi göremez ama kuledeki kişi bütün hücreleri görebilir. Bu hapishane modeli birkaç mimaride kullanılmıştır. Hatta bu hapishane modelinin Bentham’a kardeşinin yazdığı mektupta okul, fabrika, iş yerlerinde, huzurevlerinde… bu mimari yönteminin kullanabileceğini söylemiştir. Ben buna sosyal medyayı da ekliyorum. Panoptikon tek farkı artık hücredeki kişilerde kuledeki kişiyi görüyor. Sosyal medya da kuledeki kişi kendimiziz, hücredekiler ise takip ettiklerimiz bazen de takip etmediklerimiz. Hepimiz gözetmen, gözetim ve kontrol altındayız. Yani Sanal Panoptikon. Üstelik o kadar eğlenceli ki Sanal Panoptikon’a keyifle üye oluyoruz. 



Gönderimizi kim beğendi, ne kadar beğeni aldık, hikâyelerimize kim baktı (hangi hücredeki şahıs), hiç gönderinizi beğenmeyip de hikâye kısmınıza ilk atlayan hücre sahibi kim ( bunlar genellikle akrabalar oluyor, iki hafta deney olarak hikâye kısmını kullanmamdan çıkardığım sonuç bu), kim nereye gitmiş, ne yemiş, ben hiç instagram kullanmıyorum deyipte kişilerin beğenirler kısmına baktığınızda gün boyu instagram da sörf yapan hücre sahibi kim… bu hücremizde kendimizi tatmin etme, beğenilme, onaylanma, gözetleme merakı cümleleri uzar gider…

Berna Yalaz’ın da dediği gibi sosyologlar sosyal medyanın mahremiyet kaybına neden olduğunu söylese de asıl ciddi sorun "21. yüzyıl panoptiğinin asıl amacı toplumsal sınıflandırmadır. Sosyal medya ve gözetim çoğu kez birlikte hareket eder. Sistemin takibine sunduğumuz kişisel verilerimiz, beğenilerimiz, tercihlerimiz ve ilgi alanlarımızla birlikte hep bir sınıflandırmanın da içinde buluruz kendimizi. Facebook’ta “arkadaşlar” Twitter’da “takipçi” gibi farklı isimlendirilse de aslında hizmet ettiği amaç aynıdır." Beğenilmek, onaylanmak için kendimizi sanal hücremize hapis ediyoruz ve tiyatro çeviriyoruz. İlginç bir ayrıntı daha ekleyeyim kişilerin beğenilerle, onaylamalar ile hayatımıza öyle müdahale etmesini istiyoruz ki. Biri bizi takipten çıktardığında bizde o hücreyi takipten çıkarıyoruz. :)

Sizin günde ne kadar vakit geçirdiğiniz size kalsın ama ben geçen hafta paylaşım yapmadığım günlerde bile günde ortalama 2 saat 14 dakika mı hücrem de geçirdiğimi gördüm. Ve bu bende şok etkisi yarattı. 2 saat!  Ciddi bir karar aldım birkaç gündür. Günde en fazla 25 dakika gönüllü olarak hücreme girmeyi becerebiliyorum birkaç gündür. Tabi bu dakikayı gün içerisine yayarak. Oruç tutar gibi zorlanmadım desem yalan olur ve hala zorlanıyorum ama kararlıyım. Tamamen hücreden çıkacak kadar cesaretim yok henüz. Çünkü merak doğamızda var ve tiyatro izlemeyi seviyorum.Sosyal medyadan korunma şansımız var mı bence var, ya da daha akıllı bir şekilde kullanma. Son olarak şu cümle ile sonlandırmak istiyorum yazımı.

"Bir yerde herkes birbirine benziyorsa orada kimse yok demektir."


Görüştüğüm zaman görüşürüz! :)

SAHİPSİZ CÜMLELER

Yorumlar

  1. İnstagramda ne kadar çok vakit geçirdiğimi bende farkettim ve zaman kısıtlaması koydum kendime. 1 saat. Bu 1 saati de sabah öğlen akşam ve yatmadan gibi kendimce ayırdım, birebir uygulamak çok mümkün olmasa da dikkat etmeye gayret ediyorum. 1 saati geçtiğimde instagram bana uyarı veriyor. Dediklerin o kadar doğru ki nasıl bir bağımlılık bu. Nasıl kolayca teslim olduk ve kopamıyoruz hemen.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de zaman kısıtlaması koydum biraz gaddarca davrandım. O harcadığımız gereksiz zamanda birçok şey yapabiliriz, kitap okuyabilir, yeni bir dil öğrenebilir, sevdiğimiz insanlarla vakit geçirebiliriz... uzar gider.

      Sil
  2. Harika bir yazi olmus canim benim. Zaman kisitlamasi koymadim. Ilerleyen günlerde koyarim belki. Seviyorum instagrami ama ondan gecirdigimiz vakti baska güzel seyler icin gecirebilecegimiz dogru. En cokta kitap okumak

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler fındık. Bu kendime yaptığım bir öz eleştiri yazısıydı aslında, azda olsa doğru söylüyor çeki düzen vermem gereken noktalar var diye insanların içine minik bir kurt düşündüysem yeter bana.

      Sil

Yorum Gönder