İletişimde hep sözel iletişim
(Ses tonu, sesin yüksekliği….) Beden dili (jest, mimik, mesafe….) üzerinde
durulur da iletişim türlerinden en önemli olan iki madde hep unutulur. Onlarda
dinleme ve örnek olmadır. Ve bu ikisi eksik olduktan sonra kurulan iletişimin hiçbir
anlamı kalmıyor. Örneğin çocuğuna başkasının eşyasına izinsiz dokunmaması gerektiği söylersin ama eşinin telefonunu çocuğun yanında kurcalarsın. Örnek olmanın çocuklarla iletişimde en önemli madde olduğunu düşünüyorum. Çocuk ruh sağlığı ile ilgilendiğim için çocuklar üzerinde
duracağım ama bu değineceklerim ikili, aile içi ilişkilerimizde geçerlidir. Ve
iletişim ruh sağlığının temelini oluşturur. Peki iletişim kurmak için önerilerimiz ne,
onlar kısaca değinelim:
Çocuğunuzla aranızdaki fiziksel
mesafeye dikkat edin. Bu durum çocuğun yaşına göre değişecektir. Küçük yaştaki
çocuklar ebeveynlerine yakın olmak isterler. Kişisel konuşmalarda en iyi
uzaklık iki adımdır. Ve bu yakınlığı ihlal ettiğinizde kişinin fiziksel
aurasını ihmal edersiniz. (Not: fiziksel aurası ihmal edilmiş çocuklar cinsel tacize uğrama olasılığının arttığını önceki yazılarımdan okuyabilirsiniz.) Ve fiziksel aurayı ihmal etmek sözel iletişim için iyi değildir. O
yüzden biz insanların kalabalık ortamlarda dipdibeliğin getirdiği huzursuz olma
nedenlerimizden biri de budur.
Aranızdaki engellerin farkında
olun. Çocuğunuzla konuşurken aranızda herhangi bir şey, engel olmamalı.
Çocuğunuz ya da eşiniz konuşurken televizyon izlemek bir engel, bulaşık yıkamak
bir engel, bilgisayara bakmak bir engel, cep telefonda bakmak bir engel,
konuşurken evin içinde uğuldayan televizyon sesi bir engel… Bu nedenle iletişim
türlerinden biri olan dinlemeyi sağlıklı bir şekilde yapmak istiyorsak iletişim
kurarken aramızdaki engelleri kaldıracağız ve iletişimimiz devam ettireceğiz.
İletişim de pozisyonunuz da açık bir mesaj verir. Telefonun karşısına oturmuş
yüzünüz ekrana dönük bir şeyler yazarken konuşuyorsanız. Çocuğunuza mesajınız
ya da eşinize “Seninle konuşmak istemiyorum, sana ulaşmak için gereken çabayı
göstermeye hevesli değilim.” Bu olayın tam tersini düşünelim. Telefonla
ilgilenirken çocuğunuz, eşiniz yanınıza geldi, telefonu (aranızdaki engeli)
kaldırıp konuşmasını dinlemeye başladınız. Verdiğiniz mesaj “ Seni dinliyorum
ve seninle konuşmak istiyorum. Aramıza hiçbir engel giremez.”
Çoklu duyusal iletişim kullanın.
Bizim ailelerimizin en sık yaptığı yanlışlardan biri. Kendi ailemden de
hatırlıyorum. Örneğin çamaşır odasından bağırarak konuşma. Aradaki mesafe
önemli dedik ama bu kadar uzak mesafeyi kast etmedik. Çocuğunuzla konuşurken
onunla aynı hizaya inin, nazikçe elinizi çocuğunuzun koluna, sırtına dokunarak
onunla konuşun. Bunu yaptığınızda üç duyusuyla bağlantı kurmuş oluyorsunuz.
Sizi işitir, sizi hisseder ve göz ucuyla bile olsa sizi görür.
Az ama öz konuşun. Bu iletişimde
en sık yaptığımız hatalardan biri. Örneğin, Kahvaltıya gel yemek hazır demek
yerine. Binlerce kelime kurup karşımızdakinin bizi duymasını bekliyoruz. O kişi sizi duymaz. Anlatmak istediğiniz veya
rahatsız olduğunuz şeyi anlatamazsınız.
İletişimde kişiliğe değil
davranışa odaklanın. Belki de toplum olarak biran önce öğrenmemiz gereken
iletişim kurallarından biri bu. Aynı fikirde olmadığımız ya da yapmasını
istediğimiz davranışı çocuğumuz yapmadığında. Salak, aptal…. Gibi direk
kişiliğini zedeleyerek iletişim içerisinde olmamız. Kişiliği zedeleyecek
konuşmalara başladığınızda aradaki iletişim değil, iletişimsizliğe dönüşür. İki
kişi de birbirini duymaz. Ben bunu iki kişilik monolog diye tanımlıyorum. Ve
sürekli çocuğunun kişiliğini zedeleyen bireylerin çocuklarının özgüvenini
zedeleyeceklerini unutmamaları da önemlidir.
Açık olun. İletişimde en sık
yapılan hatalardan biri daha. Mesela annenin kurduğu bir cümle “Zaten ben bu
evim hizmetçisiyim. Çalış dur akşama kadar. Şuna bak……” paragraf dolusu konuşur
da. Şunu demez, aslında demek istediği budur. “Lütfen ceketini kapının
yanındaki askıya as”. Farkında değil belki ama anne, çevresindeki insanları
yorduğu gibi kendisini de yoruyor. Sık kullandığım bir cümle var benim. Müneccim
miyim, senin ne düşündüğünüz anlayım. Matematik problemi misin seni çözeyim. Ne
düşünüyorsan, benimle ilgili rahatsız olduğun şey neyse açıkça söyle. Beden
dili, ima çözecek takatim yok, bu alanın uzmanı da değilim. Sonra iletişimde
açık olmayan insanlara sağır oluyorsunuz. Çevrem de bu tarz insanlar çok olduğu
için bu hale geldim sanırım ben. Sonra umursamaz yaftası yapıştırılıyor size. İletişimiz
açık olun.
Daha değinmediğim birçok madde
var, iletişimde tarafsız olmak, dinlerken yargılamamak, neden sorusuna dikkat
etmek gibi… Yazı uzun olmasın diye en temel kısımlar üzerinde durmak istedim.
Görüştüğüm zaman görüşürüz. :)
SAHİPSİZ CÜMLELER
Yorumlar
Yorum Gönder